30 Ocak 2012 Pazartesi

HANGİMİZ KENDİ DERİMİZDEYİZ



İçinde yaşadığım deri, tam bir Almodovar filmi. Almadovar filmi izliyorsanız biraz rahatsız olacaksınız. Müzikleriyle kendinizden geçeceksiniz. Ve sonunu merakla bekleyeceksiniz. Fakat şimdiden söyleyeyim bu film beni biraz fazla rahatsız etti. Almodovar cinselliği çoğu zaman yaptığı gibi “olması gerekenden çok daha farklı” kullanmış. Fakat bu kez biraz aşırıya kaçmış. Sadece bu yönüyle bile “herkesin
sevebileceği bir film” olma hakkını kaybediyor içinde yaşadığım deri.
Filmde mekan kullanımları tek kelimeyle harika, zaten bu kadar büyük bir yönetmenden daha kötüsü beklenemezdi. Fakat benim en çok ilgimi çeken yer Vera nın odası oldu. Kadın ve cinsellik üzerine muhteşem tasvirler. Beklide filmin verdiği en derin mesaj burada saklı.
Asırlardır süregelen “sanatçı için sanat - toplum için sanat” tartışmasında yönetmen Vera ile “sanatçı için sanat”tarafında çok güçlü şekilde saf tutuyor.
Çılgın doktor, sadık uşak  ve “ yarı masum” kurban(hasta) sanırım bu tür bilim kurguların vazgeçilmezi. Evin sadık hizmetçisinin neden bun kadar sadık olduğunu anladığımda aklımıza ister istemez çocukluğumuzun klasikleri brezilya dizileri gelmedi değil. Hizmetçiyi oynayan Marisa parades gerçekten etkileyici. Hatta Banderasın önünde. Daha doğrusu bütün oyuncular Banderasın bir tık önünde bence. Fakat tekrar edeyim en etkileyici oyuncu yanında kusursuz güzelliğiyle duran Elena Ayena rağmen Marisa. Filme yakıştıramadığım tek isimse Zeca ile beklide en kilit rolü kapmış olan Roberto Alamo. Kötü oyuncu demek haddimize değil fakat bir tutam daha karizmatik biri olsa fena olmazdı bence. İçinde Yaşadığım Deri İzlenilesi olan fakat eğlenilesi olmayan bir film. Belirmeden edemeyeceğim Ana Mena’ın ( Küçük Norma) solusu Penelope Cruz’un “Volver” filmindeki muhteşem solo performansını hatırlatmadı değil…. İyi Seyirler…