KİŞİSEL KURUMSALLAŞMA
Her İK cının yapığı gibi
kurumsallaşma ile ilgili bir yazı yazmak istedim. Emin olun bu sıkıcı bir yazı
olmayacak. Hatta yazımı kurumsallaştırmayacak, tam tersine olabildiğince “insan
müdahaleli” yapacağım. Lakin ortaya bir felsefe koyarak. “Ortaya felsefe koyduk mu sıkıcı bir yazı
olması kaçınılmaz” demeyin. Okuyun, pişman olmayacaksınız.
Katıldığım bir İK konferansında
konuşmacı “Kurumsallaşma İK ile başlar” demişti. Eeee nedir bu kurumsallaşma. Kısaca
sistemin olabildiğince kişiye dayalı olmaması diyebiliriz. Ben İK cı olarak
olabildiğince az insan müdahil sistemde nasıl başrolde olacağım peki. Cevabı felsefemizde yatıyor işte. İnsan Kaynakları olarak misyonumuz ne; “Mutlu
Çalışanlar Yaratmak”. Ne zaman ki “Mutlu
Çalışanlar Yaratma” hedefimizi “Sistemselleşme” hedefimizle birleştirirsek hep
beraber oturup Nirvana’dan “You Now
You’re Right” şarkısını dinleyebiliriz. Ve işte bu hedef için de temel mottomuz
şu; “İnsanlar hata yapmaz, sistemler
insanların hata yapmasına müsaade eder”. Nerden duydum bilmiyorum bu lafı.
Beklide ben yazdım(veya uydurdum diyelim).
Hz google da afişe ettim, sahiplenen çıkmadı. Neyse pek de bir önemi yok zaten. Önemli olan
ne demek istediğini içselleştirmek. Sürekli kendimi eleştirdiğim bir konu var.
Ben hata yapınca insanlara kızamıyorum. Daha çok tolere ediyorum. Ama keskin dişli çarklar bütünseli olan iş
hayatında ilerledikçe baktım ki bu benim yönetsel işlerimi yapmamı engelliyor.
Her konuya müdahil oluyor, hem uygulamacı hem denetleyici işlevlerini
gerçekleştiriyorum. Bu sebeptendir benimle çalışanların hep çok memnun ve mutlu
olması (kendime övgümü, yergi mi bilemedim).
Kendi açımdan sürdürebilir olmayan bu yapının değişmesi gerekliliği
hâsıl olunca, önüme iki sapaklı bi yol çıkıverdi. Ya değişecek ve hata yapan
personelime yaptırımlarda bulunacaktım. Ya da yaptırımlarda bulunmayan, yani
tolere eden yapımdan ödün vermeden bir çözüm bulacaktım. Ben zor olanı seçtim
ve ortaya yazımızın özü “İnsanlar hata yapmaz, sistemler insanların hata
yapmasına müsaade eder” cümlesi çıktı. İnsanların hata yapmasına müsaade
etmeyecek bir sistem kurarsam kimseye hatasından dolayı yaptırım uygulamak
zorunda da kalmam. Evet biraz Ütopik. Ama olsun ben ütopyaları severim ve size
de şiddetle tavsiye ederim. “ Tamam kardeşim laf kalabalığını bırak da bunu
nasıl yapacağız ondan bahset” derdi eski bir yöneticim. Hemen uygulamaya
geçelim o zaman. İş akışı çok basit aslında TESPİT ET-SİSTEM KUR-KONTROL ET-GELİŞTİR. İnsanlar her hata yaptığında bu hatanın neden
kaynaklandığının tespitini yapacağız öncelikle. Tabiî ki başrolde hatayı yapan
arkadaşımız ve yöneticisi. Ve şunu
soracağız “ne olsaydı bu hatayı yapmazdın”. Emin olun herkes buna bir cevap
veriyor. Hatta bazıları konu hakkında destan yazabiliyor. Rutin olarak öğleden
önce vermesi gereken bir raporu vermeyen bir personelin hatasını o gün servisin
5 dk geç gelmesine bağladığına şahit oldum yani. Eee bunları analiz etmek de bizim işimiz. Hep
beraber o hatanın tekrar etmemesi için nasıl bir tedbir almamız gerektiğini
tartışıp, orta bir yol bulunacağınızdan emin olabilirsiniz. Ve sistem bulunan çözüme
göre güncellenir. Sonrasında hata
yapılan konu daha da bi dikkat ve ehemmiyetle kontrol edilir. Hata tekrar
ediliyorsa süreç başa döner. Yeni çözüm yolları araştırılır. Ama hata yapmayı
engelleyecek tedbir muhtemelen yeni bir iş yükü anlamına geliyordur. Geliştirme
kısmı ise burada devreye giriyor. Olay, “En az iş yükü ile nasıl tedbir
alabiliriz” in üstüne gitmekte. Birde bu
felsefeyi öncelikle kendi biriminizde uygulamaya başlayıp tüm organizasyona
empoze ederseniz birkaç dönem sonra değmeyin keyfinize. Hata yaptı diye
tutanak-savunma-ihtar süreci yaşamayan çalışanlar. Az hatalı sistemi kolay
kontrol eden yöneticiler. Yani “Sistemsel Mutlu Çalışanlar”JJ. Yine tamamen kişisel
olacak bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.